BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

02 Eylül 2009

bu da benim denemem


denizde yaşamak istiyorum. taa içinde, en içinde. kulaklarımın hep bir basınç hissiyle dolmasını, en sonunda da hissizleşmesini istiyorum. hani kulağımıza deniz kabuğu dayarız da onun çıkardığı ''deniz sesine'' olan hayranlığımızı anlata anlata bitiremeyiz ya..işte onu istiyorum. kaslı ve büyük balıklardan bir kocam olsun. hatta defalarca dul kalıp defalarca aşkı yeniden bulmak, defalarca yeniden evlenmek istiyorum okyanusun o yakışıklı ve dev balıklarıyla. hayır, anne boleyn'e özenip saraydaki bütün adamları (benim hikayemde adamlardan kastım balıklar) yatağıma almak değil tabi amacım. ama sevgili boleyn kadar istenen, onun kadar göze batan biri olmak da fena olmazdı hani.
anne boleyn hikayesini sevmiyorum aslında. bana güzel paketler içinde sunulan kötü kötü armağanları hatırlatıyor. nedenini inanın bilmiyorum. tamam, biliyorum. ama beynimin en ücra köşesinde bulunan sandığın içine saklamışım zamanında. üstüne de eski giysidir, yatak örtüsüdür,.. ne bulursam yığmışım. şimdi sırf siz okurlarla paylaşmak için kendimi bu zorlu işe adamak istemiyorum açıkçası.ehe
bir ayaklarıma, bir aynadaki aksime bakıp duruyordum işte tam bunları düşünürken. kafam inip kalkıyordu. 15-16 yaşında sayılabilcek biri için pek normal şeyler değildi aslında tüm bunlar. ben mi kendimi çok beğenmeye başladım, yoksa dünyanın çivisi çıktı da ondan mı karşısına geçip bazen mantıklı, bazen mantıksız da olsa bir-iki kelime edebilecek kimse kalmamıştı çevremde. anlatamadığım için karalayıp duruyordum biryerlere, kelime süsü vererek tabi. yıllar geçiyordu ve ben gitgide çevremdeki dostların birer ikişer gittiğini, onların yerine katlanarak çoğalan içi boş-dışı daha da boş insanların türediğini görüyordum ortalıkta.
bu komedyaya yapılacak birşeyler yoktu işte. ancak denizli balıklı hayaller kurar, mutluluğu düşler dururdunuz. hayır, balıkları küçük gördüğümden değil, sadece olaya trajikomik bir boyut kazandırmak adına elimden gelmeyen şeyleri dahi devreye sokmaya çalışıyorum. nedensiz bir şekilde evim, okulum, arkadaş alanım ve civarı her zaman benden daha az zeki kişilerce işgal edilmeye başlanmıştı çünkü.
hayır! dedim. evime bir yığın kitap aldım okumak için. zaten çok okurdum, severdim; şimdi daha da okumaya verdim kendimi. romanlardaki bazen acı, bazen tatlı, bazen komik, bazen trajik, bazen romantik, bazen de erotik sahneleri bir bir canlandırdım gözümde. her sahnenin başrolüne kendimi getirip, bu yeni nesil modern ve boş zamanlardan kurtulmak için canımı dişime takarak okudum. bazen eski roma'ya gider filozoflarla muhabbet eder, bazen rusya'ya kaçar yasak bir aşk yaşardım. sonunda herkesten farklı yaşar, herkesten farklı düşünür, herkesten farklı soluk alır olmuştum. çok derin aşklar tatmış, çok daha derin acılar çektiğimi hissetmiştim. çok derin kavgalar edip, çok büyük mutluluklarla çepeçevre sarılmıştım.
farklı bir boyut istedim-her zamanki gibi. belki herkesle aynı olan başlangıcımı farklı bir süreçle bağlayıp, farklı bir sonla noktalamak istiyordum. bu hataydı ya da değildi, doğruydu ya da yanlıştı-farketmez. ben öyle olsun istiyordum. farklı olmak dileğiyle yanıp tutuşuyordum her daim. küçükken de böyleydim. herkes doktor, öğretmen..vs olmak isterdi, ben sıvı sabun olmak isterdim. bütün çocuklar deniz kıyısında kumdan kaleler yaparken ben o kumların tadını merak eder, yerdim. kreşin tuvaletlerine ''çocukların temiz tuvalet alışkanlığı'' esas alınarak koyulan tuvalet kağıtlarını düzgün bir şekilde elime sarar, koparır, cebime yerleştirir ve gözetmen öğretmenlerin sınıftaki kör noktalarını keşfedip yanıma minik yandaşlarımı da alarak ''tuvalet kağıdı yeme partileri'' düzenlerdim. o kağıt parçalarını bile yer, yedirirdim. aynı şimdiki lise tuvaletlerinde ''sigara içme etkinlikleri'' adı kullanılarak, öğrenci klüpleri dayanışması edasıyla yapılan aptal organizasyonlar gibi.
zevklerime çok düşkün olmam benim suçum değildi heralde. gerçi benim suçum bile olsa bu kimi ilgilendirir, kime beni yargılamak düşerdi ki? söz dinlemeyen, hayatı son damlasına kadar içen olacaktım. bir yudum ısırıp bırakamazdım ki._.

0 pırt: