BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

28 Kasım 2009

ablam eski sevgilisi tarafından terk edildi. o yüzden evde hep damar şarkılar dinlemeye başladı. bıktım artık. nalet olsun. kafam şişti. of.

24 Kasım 2009

ünivertsiteye gidince kendime yeni bir blog alacağım. şimdiki aklım olsaydı ilkokulda da alırdım bir tane. büyüyüp evlenip çocuk yapınca çocuklarıma bu blogları zorla okutacağım. sonra bunu aile geleneği haline getirip bütün çocuklarıma kendilerine ait bloglar aldıracağım. onlar da büyüyünce kendi çocuklarına blog aldıracaklar. aman tanrım şu an önümdeki minimum 20-30 yılı çocuklarımın üzerine endeksledim. bu olamaz. nasıl bir içgüdüdür ki bu kendimi bir anda anne yapıverip bebeklerimin sıcaklığını bile hissediverdim. vazgeçtim. çocuk yaparsam hayatım kararacak.

23 Kasım 2009

bir gün gripten küt diye gideceğim. sürekli sürekli ve sürekli hastayım.

22 Kasım 2009

bir çığlık duydum. benden çıkmış. korktum ve yazdım.

1. gün
eskiden kendi kendime konuşmak için en azından aynanın karşısına geçiyordum. daha fena zamanlarda ise nadiren duvar karşına geçerdim. fakat şimdi nereye baktığımın bir önemi kalmadı. öfkeliyim. öfkemi kusmak için bulabildiğim her zımbırtının karşısında kükrüyorum. biri var. yüzüne küfretmek istediğim biri var. içimde, dışımda, aramda, sıramda, bütün düzenimin içine eden biri. şimdilerde yanlış yere kamp kurmuş. nerdedeyse yolumun üzerine düşüyor gölgesi. karşılaşırsam kendimi tutamam. kaçmak şart. hep kaçıyorum zaten. kaçmak kötü derler; her durumda değil. inanın karşılaşmak daha kötü. dahası, ben artık ben değilim. köprüden çok sular aktı.
**
2.gün
zaman geçmiyor. zaten sevmez beni zaman. biliyorum daha da geçmeyecek. aklım hep dolu, tek bir şeyle aylardır dolu. yavaş yavaş delirdiğimi biliyorum. o kadar hayal kuruyorum, o kadar düşünüyorum ki çoğu zaman hayalle gerçek birbirine giriyor.
onun olup olmamasının artık gerçekten bir farkı yok. gözlerim onu her an yanıma taşıyor zaten. gözlerim benimle oyun oynuyor diyorlar. ama onlar hiçbir şey bilmiyor. gerçeklere inanmayı çoktan bıraktım. ben artık başka bir boyutla görüyorum, neden anlamıyorlar?
geceleri yatağıma giriyor. bu hayal olamaz.
dokunuyorum ona. hayır, boşluğa dokunuyor olamam.
üzerinde hep okul gömleği oluyor, onu en son gördüğümdeki gibi. yeni yıkanmış gömlek kokusuyla kendi kokusu birbirine girmiş. bu karışımı ezbere biliyorum.
gerçek tüm bunlar.sizlerin tüm bunları hiç hissetmemiş olmanızsa kendi sorununuz.
sonra görüntüler, sesler, kokular karışıyor. dönmeye başlıyor. etrafta olan soyut, somut her türlü kavram dönüyor.
anlıyorum ki benim başım dönüyor.
ilk defa onunla dönen başım, artık her gece onun hayal olan gerçeğiyle dönüyor.
**
3.gün
hayatımdan dünü çıkarıyorum. hatta aynı dün gibi olan bugünümü de çıkarıyorum.
**
4.gün
aslında ben kendimi kandırıyorum.

20 Kasım 2009

''ruj lekesi'' adlı antalyalı grubun sahnesi çok güzel. fazlasıyla güzel.
aslında çok önce izlemiştim ama yeni yazmak geldi işte. rock' dark express'e de katılıyorlarmış. bence oy atıp destek olalım. bir işimiz çıkmazsa da gidip dinleyelim.

18 Kasım 2009

ezberleri sevmiyorum
çünkü ezberleyince aklımda gitmiyor
unutamıyorum
dönüp duruyor kafamın içinde
of ezberleri hiç sevmiyorum !

13 Kasım 2009

söyle

sevmeye ilk pürüzlerinden başladım.
teninde dolaştırdığım ellerimin ardında hissettiğim küçük ayrıntılarının, zihnimde canlandırdığım mükemmel senle yarattığı tezata tutuldum.
o minik minik pürüzler senin parmak izlerindi.
kimsede yoktu.
ben senin kimsede olmayan yerlerini sevmiştim.

peki şimdi ben ne yapacağım?
dokunuşlarımla ezberlediğim bir yoldun sen, ve gittin.
başka bir yol bilmiyorum.
söyle, şimdi ben ne yapacağım?

''büyü yaptım dün gece
eriyoruz birlikte
damla damla akıp
gidiyoruz meçhule''

10 Kasım 2009

eğer hayal kuramıyor olsaydım,
intihar ederdim.

06 Kasım 2009

beklentilerimi aştığım gün büyüdüğüm gündür.
keşke aşılamaz biriyle hiç tanışmasaydım.
ya da gördüğüm ilk gün yüzümü çevirseydim.
ama alnında yazmıyordu ki ''sen beni aşamazsın.'' diye.
ne bileyim.