BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS »

19 Temmuz 2009

kelebek kız

*kız aldı eline şiir kitabını. ezbere bildiği her şiiri, her dizeyi, her noktayı, her detayı tekrar takrar okudu. kitabın eski görüntüsünden hoşlanıyordu, kendini dizelere saklamış hisleri keşfetmeye bayılıyor; kitabın kokusunu içine çekmekten çok büyük bir haz alıyordu.

günlerdir beynini uyuşturmak için elinden geleni yapmıştı. geceleri evin içinde dolanıp durduğundan, gündüzleri yorgun göz kapaklarıyla sonu gelmez kavgalar ediyordu. her seferinde savaşı kaybediyor, sabaha karşı uykuya dalıp ancak akşamları uyanabiliyordu. ama halinden 'memnun' sayılırdı. e idare ediyordu hani.
yine böyle bir gecede, uykusu kaçmış ve eline aynı o eski şiir kitabını almıştı. loş ışıkta, gözleri sulana sulana inatla ''ay büyür geceleyin..'' dizesini tekrarlayıp duruyordu. 7. seferden sonra ne yaptığının farkına varmaya çalışarak kırpıştırdı gözlerini. üzerine uyku çöker gibi olmuştu geceler sonra..ama hayır. uyku muydu uyanıklık mıydı, ya da ikisi arasında birşey miydi bu? bir de düş mü görmeye başlamıştı yoksa? karşısındaki kız, aynı onun aynadaki aksi gibiydi. gibisi fazlaydı aslında; kendini gördü karşısında, loş ışıkta ona ters ters bakan suratını..
elinden tuttu tıpkısı olan kız. onu kaldırdı yatağından, ama yalpaladı. tıpkısı olan kız diğer eliyle belinden kavradı, usulca çıkardı odadan. yürüttü geceye, kaçırdı yuvasından. itiraz etmedi kız. hep birinin onu bu hapishaneden çıkaracağı günü bekliyordu zaten. sustu. hep susardı. bezmişti zaten. niye inat etsindi ki?
bomboş yola çıktılar birlikte. o işlek yolda, ortalıklarda bir tane bile araba görünmemesi tesadüf müydü?-bunu düşünmediler bile. bir şarkı mırıldandılar birlikte. ''yalnızlık paylaşılmaz'' diyen herkese inat ettiler o gece. kız yalnızlığını gayet güzel paylaşıyordu tıpkısı olan kendisiyle. hem herkes bir yığın arkadaşa-dosta-kısacası başka insanlara sahip olarak mı gelmişti bu dünyaya sanki? eğer kendisinden başka birilerine ihtiyacı vardıysa insanın, o zaman yalnız çıkılmazdı bu yola en başında. ''eğer ikiz üçüz dördüz beşiz..vs değilsen tek başına idare edebilirsin demektir'' diye düşünüyordu kız. haklıydı da.
tıpkısı olan kendisi, kızın elini daha sıkı kavradı. koştular birlikte karbeyaz bir dünyaya. kimseye güvenmezdi de kız, durum başkaydı şimdi; tıpkısı kimse değildi ki. kendisine güvenmeyecekti de kime güvenecekti sanki? düşünmedi bu yüzden ne yaptığını. nasıl bir dünya diye sormadı tıpkısına. kötülüğünü isteyecek en son kişi kendisiydi sonuçta.
her yer beyaz oldu bir anda..bembeyaz. inanamadı kız gözlerine. bu beyazlık, canından çok sevdiği beyaz kelebeklerin beyazlığıydı. heryerde uçuşuyorlardı. ama bir farkla; tıpkısı, kızın elini bırakmış ve uçup gitmişti. artık onlar da birer kelebekti. ve bu gerçek, başka bir gerçeği de beraberinde getiriyordu: yalnızca bir günleri kalmıştı.
uçtu, uçtu kelebek kız. bir gün boyunca uçtu bembeyaz dünyasında. çok mutluydu, gerçek olamayacak kadar güzeldi her şey. fakat sınırlıydı her güzel şey.. sıra intihar etmeye gelmişti. kelebekler o bembeyaz dünyanın bedelini teker teker sonsuz karanlıklarına gömülerek ödüyorlardı. kelebek kız korkmadı. karanlığını görmeden önce durup bembeyaz dünyasıyla vedalaştı. sonra bir an, kendisi olan kızı milyonlarca kelebeğin içinden buldu, gözleriyle teşekkür etti. ve feda etti ufacık ömrünü..

*eğer kız tıpkısıyla karşılaşmamış olsaydı, şimdi hala kapkaranlık ve ıstıraplarla dolu upuzun ömrünü lanetler ederek devam ettiriyor olacaktı. içindeki sesi dinledi, ufacık ama bembeyaz bir yaşamı tercih etti. (şiir kitabı asla unutulmayacak.)

0 pırt: